SAYI 137 / NİSAN 2007

 



REMEMBERING JEAN BAUDRILLARD AND HIS WORLD

Victoria Z. Alexander

From the standpoint of reason, the world is a great disappointment. In its details, however, and caught by surprise, the world always has a stunning clarity. “World” is a term that, by my estimation, appears more often than any other in Baudrillard’s writing. Like many of you I loved the writing and photography of Jean Baudrillard and I shall no doubt miss them very deeply as the years pass and they cease to arrive. I will allow others to eulogize Jean and write his obituaries. In place of an obituary this paper begins to fathom the world, Baudrillard’s “world”, after... >>>

KADIN YÜZYILINA DOĞRU UZUN YÜRÜYÜŞ: PEKİN'DE YÜZ KADIN AÇTI, YÜZ FİKİR YARIŞTI
Neşe Yaşın
Devletler ve sınırlarla uğraşırken öylesine umutsuzluğa kapılmıştım ki, belki de Pekin'e gidemeyişimin hikayesini yazacaktım. Sonunda pasaportuma Çin vizesi vuruldu ve kendimi Varşova yolunda buldum… Varşova'dan bir tren kalkacaktı ve kalktı. İşte ben o trene binen iki yüz şanslı kadından biriydim!…
Hikaye aslında böyle başlamıyor. Bütün hikayeler gibi bir öncesi ve öncesinin de öncesi var. ama sekiz gün sekiz gece dünyanın dörtte birini kateden Pekin Ekspresi'ndeki benzersiz deneyim işte o güneşli sabahta başlamıştı. Trenin fikir annesi... >>>

CADI VE CADILIK
ÜZERİNE Ali Pekşen
Cadılık üzerine düşünmeye başlamak, bizi çok yönlü bir araştırmaya yönlendirir ister istemez. Bir yandan tarih ve özellikle inanç tarihi ve siyasal tarih alanına, bir yandan da antropoloji ve cinsiyet çalışmalarına değin pek çok bağlamda düşünmeyi ve tartışmayı gerektirir. Hatta günümüzle bağlantı kurmaya çalıştığımızda popüler kültür bile işin içine girer. Ancak biz meseleye cadılık anlayışları üzerine giden bir incelemeyle yaklaşmayı deneyeceğiz. Yapmaya çalışacağımız şey, ortaçağ boyunca kilisenin hışmına uğrayan, engisizyon kararlarıyla ve şiddet kullanılarak yok edilmeye çalışılan cadıların kim olduklarını tartışmak ve cadının nasıl tanımlandığı ve cadılığın ne olduğu sorularına cevap aramak olacak.
>>>

WITCHCRAFTwww.rotten.com
The history of witchcraft is as old as the history of humanity, long and rich enough to fill several books and as complex as the human soul itself. In light of this, it's best to approach the topic here as fodder for a series of entertaining anecdotes which utterly fail to enlighten or inspire. Fortunately, there is no shortage of lurid tales of well-endowed incubus encounters with busty free-spirit earth goddesses to support such a quest. But first, a good faith effort to actually describe the import of witchcraft to society. Basically, humans have eternally sought to define their relationship with nature in one of two ways -- harmony or conquest. Witchcraft is a... >>>

LİV NE OLDU SANA? Can Başkent
Erken Theatre of Tragedy hayatımın gruplarındandır. Fakat, grubun son yıllarda kaydığı mecra pek de ilgimi cezbetmiyor. Zira "Velvet Darkness They Fear" gibi etkileyici, arabeskçilerin dediği gibi "damardan" bir albüm, tüm mürit kitlesiyle birlikte benim de, gruptan beklentilerimi insan algısının en üst sınırlarına dek çıkarmıştı. Ama en sonunda beklenen oldu, grup, biraz önce de değindim, benim müzik beğenim anlamında tuhaf mecralara kaydı.Theatre of Tragedy'yi gotik müzik çevrelerinde bu kadar vazgeçilmez kılmış olan en önemli faktör, aslında grubun sahip olduğu kadın vokaldi: Liv Kristine. Norveç fiyordlarının ferah serinliğine sahip endamı, platin rengi saçları, İskandinav göklerinin asla sahip olamayacağı
... >>>

BUDACI TUTUMBİLİM (İKTİSAT) ve TOPLUMSAL BARIŞ
Dr. Ulaş Başar Gezgin
Budacı tutumbilim/ tutumyapı, üç açıdan ele alınabilir: Birincisi, iki temel tutumyapı dizgesine alternatif olan bir kurtuluş öğretisi olabilir (economy). Ikincisi, tutumbilimsel düşüncede yeni ufuklar açan; tutumbilime, yeni çözümleme araçları kazandıran, bu alanın odağını değiştiren ve mercekleriyle oynayan bir düşünce dizgesi olabilir (economics). Üçüncüsü, 2500 yıldır uygulanagelen bir yaşam düzenleyicisi olarak -ki bu özellik, dinlerin ve genelde düşünsel akımların üç-beş temel ögesinden biridir-, girdiği yeryapıdaki (coğrafya) toplumsal kurumları yeniden biçimlendiren,...
>>>

DİN FELSEFESİ YAZILARI 5: TELEOLOJİK KANITLAMALARA GETİRİLEN FELSEFİ VE BİLİMSEL ELEŞTİRİLER Ali Rıza Arıcan
Teleolojik kanıtlara getirilen eleştiriler bir kaç ana noktada özetlenebilir. Bunlardan birincisi İskoçyalı filozof Hume tarafından ortaya atılan, sadece din felsefesinde değil, aynı zamanda bilim felsefesinde ve etikte de etkili olan tümevarım yönteminin eksik yanlarıdır. Hume’a göre tümevarımsal bir çıkarım her zaman için yanlışlık payı taşır. Çünkü nedensellik dediğimiz ve üzerine bilimi inşa ettiğimiz yasa –varsayım- tam anlamıyla bir yasa değildir. Kant’ın Newton’un bilimsel bulgularının da etkisiyle ‘sentetik’ ve ‘a priorik’ diyerek özel bir konuma yerleştirdiği
... >>>

ÇOK YAŞASIN EMEKLİ ALBAYLARI
Bora Ercan
Lise son sınıftaydım. Bir de baktık yeni bir ders konmuş. Adı “milli güvenlik”.
Tam o sıralar seçmeli din dersi de zorunlu olmuştu. Yani bugünün oluşumu için hazırlıklara o dönem başlanmıştı. Milli güvenlik dersi öğretmeni emekli bir albaydı. Biz başta ciddiye almamıştık. Dikkat komutu çekiliyor, biz kıkır kıkır, adam sert bakıyor, sivil hayatla askeri hayat arasında nasıl denge bulsundu albayımız onca yıl emir komuta zincirinin halkalarından biri olduktan sonra.Biz nereden bilebilirdik ki bu dersin bugünlere kadar binlerce gencin zamanını ve enerjisini çalacağını, zihinlerine militarist tohumları atacağını? 1990’ların başında tarih ve coğrafya saldır... >>>

ATA’NIN ANLAM EVRENİNİN SORUNSALLARI
Dr. Kubilay Akman
Birçok sanatçı için kendine yeni bir sanatsal anlam evreni ve özgün bir üslûp yaratmak, yıllarca süren yorucu çabaların temel amacıdır. Kimileri buna yaklaşır, kimileri için bu uzak bir hedeftir, çok azı ise bunu başarıyla gerçekleştirebilir. Mustafa Ata, 70’ler ve 80’ler boyunca içinde bulunduğu arayış süreçlerinde, farklı boylamlarda kendine böyle bir dil yaratabilme gücünü gösterdi. Bir yandan Türkiye’nin ve dünyanın sosyal/siyasal meselelerine duyarlılıkla yaklaşırken diğer yandan semboller, soyutlamalar ve kişisel kurgular/düşlerle örülmüş bir resimsel soluk geliştirebildi. >>>

RAHİBENİN ŞARKISI BİTİNCE!...
Emirhan Oğuz
Amerikan sivil haklar hareketi aktivistlerinden Medgar Wiley Evers’in bir kitle gösterisi dönüşü evinin yakınlarında öldürüldüğü yıl ABD’de kayda değer gelişmeler yaşanır. Yerel oligarşinin önemli simalarından ve ırkçı etkinliklerin örgütleyicisi katil Byron de la Beckwith, cinayet silahının bulunması ve diğer açık kanıtlara karşın, tamamı beyazlardan oluşan jüri tarafından suçsuz bulunup salıverilmiştir.Evers cinayeti radikal Siyah hareketin hız kazanmasına yol açarken, başka olaylarla birlikte yüzyılın son kırk yılının çehresini değiştirecek gelişmelerin de tetikleyicilerinden biri olacaktır.
 ... >>>

OSMAN MURAT ÜLKE'NİN IPPNW ÖDÜL TÖRENİNDE YAPTIĞI KONUŞMA
Osman Murat Ülke
Evet, IPPNW tarafından bu ödüle layık görüldüm. Bu benim için büyük bir onur. Sadece kendim olmaya çalışırken ve bu kendilik halinin de gereği olan toplumsal ve politik etkinlik inşa etme çabası içindeyken onurlandırılmak haliyle hiç aklımdan geçmedi. Ama yıllar içinde, farklı farklı düzlemlerde, dayanışma içinde, aslında bunu hep yaşadım ve her insan dayanışırken öncelikle kendisine iyilik etse de, ben çok iyilik ve yakınlık gördüm. Bunun için yakın ve uzak çevremde birçok insana borçluyum, ya da daha doğru bir ifadeyle, minnettarım. Birçoğunuz bu akşam buradasınız. Gündelik yaşam içinde bunu başarmak her zaman pek kolay olmuyor ve şimdi bundan kolayca sıyrılma niyetinde de değilim, ...
>>>

ULUSLARARASI VİCDANİ RET KONFERANSI: İZLENİMLER VE DUYGULAR
Can Başkent

Umudunuz azaldığında, en iyi yöntem, umudunuzu kendiniz yaratmaktır. 27 - 28 Ocak 2007'de İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin düzenlediği Uluslararası Vicdani Ret Konferansı, Türkiye'de bu konuda yaratılan umudun ve yükselen politik hareketliliğin ve kararlılığın önemli halkalarından biri oldu.Konferans, oldukça geniş bir ekip tarafından düzenlendi. Konferansın çağrıcıları uzun bir liste oluşturmakta: Nebahat Akkoç, Ercan Aktaş, Ayşe Gül Altınay, Murat Belge, Ayhan Bilgen, Tanıl Bora, Suna Coşkun, Özgür Heval Çınar, Melek Göregenli, Osman Cihan Hüroğlu... >>>

YAŞAM 'COACH'U!....
Osman Hokelek
Havaalanında bekliyorum öyle. Yine sis var, bekletiliyoruz. Elimdeki gazeteleri basıldıkları matbaalara varıncaya kadar okudum. Vakit öldürüyoruz öylece. O an biri içtiğim suyun sertlik derecesini sorsa ezbere söylerim; elimdeki şişenin etiketini dahi, geri dönüşüm isareti olup olmadığına varıncaya kadar inceledim. Olacak gibi değil. Anons ha geldi ha gelecek diye de dışarıya çıkmıyor, bekliyorum. Terminalin internet bağıntısı da sunan kafetaryasına oturdum. Açtım ekranı, gazetelerin internet sayfalarına bakıyorum. Sabah gazetesinde bir haber:... >>>


ODTÜ TARİHÇE- 2 ÇALIŞMALARI (1980 - 2000)- SEÇME YAZILAR >>>>

ERTUĞRUL KARAKAYA'YI ANIYORUZ...
İzinsiz Gösteri
>>>





ODTÜ'DE DEVRİM YAZISI
Nurettin Çalışkan (Sayı 23)
68 yılıydı. ODTÜ öğrencisi dört kişi, Hüseyin İnan, Taylan Özgür, Alpaslan Özdoğan ve Mustafa Yalçıner, o heyecanı ODTÜ stadyumunda yazıya döktüler... Gece yarısından sabaha dek uğraşarak kocaman harflerle DEVRİM yazdılar stadyumun oturulacak kesimine. O gece, o dört genç insan düşlerini, özlemlerini yansıtıyorlardı .. >>>

12 EYLÜL SONRASI, ODTÜ'DE 1 MAYISLAR ..
İbrahim Akar (Sayı 103)
1980-81dönemi, ODTÜ'de hazırlık sınıfındayım. Hareketin ODTÜ sorumluluğunu üstleneli iki üç ay olmuş. ODTÜ'de örgütlülüğünü sürdüren sadece 3 hareket var. TKP, TP ve Hizip SGB olarak tanınan, TKP-B... Üçünün bir araya gelmesini sağlıyoruz ve düzenli görüşmeler yapıyoruz. >>>

ODTÜ EFSANELERİ: AKLA ZİYAN HİKAYELER Haluk Kalafat (Sayı 43)
Hazırlık'ta okurken her sabah altından kafamda bin bir hülyalı düşüncelerle “gölgesinin Ata yazdığı” metal üç bloktan geçerdim. Mimarlık binasının önündeki “heykel desen heykel değil” olarak tanımladığım (o zaman daha gençtim, heykel insan figürüydü benim için en çok da Atatürk şeklinde tezahür ederdi) ...
>>>

ÇIPLAK MODEL, GORBAÇOV, VS. Gül Büyükbay (Sayı 97)
95'in bahar aylarıydı. Üçlü Anfinin altındaki resim atölyesine ilk kez çıplak model gelecekti, aramızda para toplayıp Gazi Üniversitesinde bu işi yapan insanları davet ediyorduk. Bu biz seçmeli resim öğrencileri için önemli bir gündü, ama bir yandan da Gorbaçov’ un spor salonunda konusma yapacağı ilan edilmişti. >>>

ODTÜ’DE BAHAR
Bora Ercan (Sayı 83)
Bahar dönemi eylemlerle açılırdı. Gerek üniversite harçları gerekse servis sorunu gibi nedenler ilk eylemlerin odağını oluştururdu. Sonrasında 16 Mart Katliamı, Nevruz, Kızıldere katliamının yıldönümünde de bazen kitlesel bazen nokta eylemler yapılırdı. Bu eylemler baharın getirdiği coşkuyla 1 Mayıs’a hazırlık gibiydi.
>>>

SU EYLEMİ Dilek Koçal (Sayı 79)
Evde eskileri karıştırırken, ODTÜ günlerinden kalma birkaç yazı/bildiri karşıma çıktı. İşte aşağıdaki bildiri de onlardan biri. Ne yazan arkadaşıma ulaşabildim, ne de şu an hala görüştüğüm ODTÜ'lülerden eylemin olduğu gün yurtlar bölgesinde olan ya da eylemi hatırlayan birini bulabildim. >>>

ODTÜ ORYANTASYON
U Nurettin Çalışkan (Sayı 47)
Eskişehir yolu üzerinden ODTÜ’ye girişte, sağ tarafta devasa bir heykel bulunur. Bilim ağacı olarak adlandırılan heykel önceleri kampus içinde ağaçların arasında görünmez bir yerde iken, 90’lı yıllarda şimdiki yerine konulmuştur. Sol tarafta ise kocaman kahverengi taşlarla örülmüş bir duvardan set ve bu setin...
>>>

ODTÜ'DE BAĞIMSIZ ÖĞRENCİ HAREKETLERİ Bora Ercan (Sayı 59)
1980 sonrası sonrası gençlik ve öğrenci örgütlenmesi giderek artan baskılar nedeniyle büyük zorluklar altında yapılmıştır. Oluşumların yasal olması dahi polis baskı(n)larını engellemiyordu, değil yönetici olmak derneğin bir üyesi olmak bile neredeyse bir cesaret işiydi. Her ne kadar Türkiye'nin diğer üniversitelerin ...
>>>

BEKİR HARPUTLU İLE BİR KONUŞMA (1974)
(Sayı 67)
"Amacımız çok yönlü. Önce ODTÜ'lü öğrencilerin Türk yurdunu, Türk halkını, onun sorunlarını, kaygı ve korkularını, yaşayış biçimini öğrenmesi, Türk halkını işlerin başında, çiftini sürerken ya da madenine girerken gidip görmesi, sözün kısası Türkiye'de üretimde çalışanların çilesini bilmesi, tanımasıdır.
>>>

BAKKAL, MUHTAR VE BALGAT'TA BİR AMERİKA'LI Ayhan Ayteş
(Sayı 53)
Tosun B. 1950'lerin Balgat'ına ilişkin gözlemlerini aktardığı araştırmasının ilk gününde muhtara köyün en yoksuluyla konuşmak istediğini söyler. Muhtar ona isterse çobanla görüşebileceğini ancak çobanla yapacağı bu görüşmeyi Tosun B. ye tahsis edilen odada yapmasının mümkün olmadığını söyler. Çünkü bu
... >>>

ODTÜ TARİHÇE ÇALIŞMASINA YÖNELİK BİR ÇAĞRI Ali Pekşen (Sayı 41)
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin 1980-2000 yılları arsındaki dönemini, kişisel yaşantılardan ve deneyimlerden yola çıkarak anlatmaya çalışan, bir tür öznel tarih yazma çabası olarak nitelenebilecek ODTÜ TARİHÇE: 1980-2000 adlı kitap çalışması, ilgili kamuoyuna duyurulduğundan beri ne yazık ki .... >>>





>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz.


 
s