SAYI 137 / NİSAN 2007

 

ÇOK YAŞASIN EMEKLİ ALBAYLAR



Bora Ercan
boraercan@yahoo.com

 



Lise son sınıftaydım. Bir de baktık yeni bir ders konmuş. Adı “milli güvenlik”.
Tam o sıralar seçmeli din dersi de zorunlu olmuştu. Yani bugünün oluşumu için hazırlıklara  o dönem başlanmıştı. Milli güvenlik dersi öğretmeni emekli bir albaydı. Biz başta ciddiye almamıştık. Dikkat komutu çekiliyor, biz kıkır kıkır, adam sert bakıyor, sivil hayatla askeri hayat arasında nasıl denge bulsundu albayımız onca yıl emir komuta zincirinin halkalarından biri olduktan sonra.

Biz nereden bilebilirdik ki bu dersin bugünlere kadar binlerce gencin zamanını ve enerjisini çalacağını, zihinlerine militarist tohumları atacağını? 1990’ların başında tarih ve coğrafya ders kitaplarının değiştirilmesiyle de halka tamamlanmıştı. Bütün bu derslerden çıkan toplam ana fikir: Türk’ün Türk’ten başka dostu olmamıştır, olamaz...vatan her an bölünebilir...hem Müslüman hem laik hem Atatürkçü hem yurtta sulh cihanda sulh hem de silahlan sulhu korumak için ve saldır... 

grup mozik

Ve dinliyoruz. Beste: Ümit Kıvanç - Bülent Somay
Seslendiren: Grup Mozaik

biliyorum meselenin nerede yattığını
tam onbeş türk devletinin
bu yüzden battığını
disiplinsiz çatlak sesler canımı çok sıkıyor
ne kadar assan kessen bu gibiler hep çıkıyor

ben hilmi ertunç,
emekli albay ertunç
ben çözdüm işi benim bu serseri gidişe dur diyecek kişi

sabah aynı anda kalkıp yüzler yıkanmalı
bu ahenkli uyanışı alem tören sanmalı
züppelik kol geziyor
kahveler nes çaylar torba
kahvaltıyı tespit ettim
herkese bir tas çorba
aç bırakılmalı katlamayan peçetesini
hastalara genelkurmay yazmalı reçetesini

ben hilmi ertunç,
emekli albay ertunç
ben çözdüm işi benim bu hayasız gidişe dur diyecek kişi

yek vücut olup başlayalım her işe ayinle
eş-dost seçimi ve her şey ayarlansın tayinle
yaramaza itaatsize damgalar basalım
milli maç kaybında üç, grevde beş kişi asalım
biz istersek eğer bu aziz millet neler yapar
adamı göklere çıkarır, alkışlar, tapar

oğlum ben albay ertunç,
emekli elbay ertunç
ben çözdüm işi benim serkeşliğe gaflete dur diyecek kişi

i'm hilmi ertunç,
retired colonel ertunç
iki çocuk babası, ingilizce bilir

yeter ki hiza istikamete doğru bakalım
ve altılı ganyanı öğrenip şu kahveden çıkalım

o hilmi ertunç,
emekli albay ertunç
o çözmüş işi odur bu serseri gidişe dur diyecek kişi

Bizim emekli albayımız da Mozaik’in tanımlarına birebir uyuyordu. Bize hep ütülü takım elbise giydiğinden söz ediyor, bizim de öyle olmamızı istiyordu. O dönem ve sonrasında emekli albaylar sadece okullarda gençliğin başına bela edilmediler, belli başlı kurumların da başına getirildiler.

Yazlık site kurup yöneticilik yapmak, küçük bahçede domates, biber yetiştirmek, Marmaris’e yerleşen darbeci gibi resim yapmak, ahşap boyamak varken onlar iktidara doymaz halleriyle hep belli başlı konumlarda olma arzularındalar. Bugün de kendi güvenlik şirketlerini kuruyorlar, başta Dalan’ın eğitim kurumları olmak üzere birçok okulda görevliler. Sahi ordu mensuplarının çocuklarına Dalan yüzde bilmem kaç indirim yapıyor da mesela neden akademisyenlerin çocuklarına indirim yapmıyor?

Bir dönem dernek kurmak tehlikeli bir işti çünkü 12 Eylül’den sonra bütün dernekler kapatıldı, ve yargılandılar...Sonradan da dernekçilik potansiyel solculuk, komünistlik gibi bir şey oldu devletin gözünde. İlk dönem “demokratik kitle örgütleri” olarak adlandırılan dernek, oda ve sendikaların adı günümüzde “sivil toplum kuruluşları” oldu. Tabii ülkedeki demokrasinin sağcılara çok daha açık olması sağcı derneklerin kurulmasını ve artmasını sağladı. Artık milli güvenlik derslerine giremeyen, güvenlik şirketi kuramayan albaylar albayanlarla sakin ve mutlu bir arada oturmayıp bu derneklerin kurulmasında rol oynuyor. Şoven, ırkçı, faşist dernekler ülkenin her yerinde var olmaya başlıyor...

Nasıl olur da ekonomisi bu kadar kırılgan bir ülkede insanlar işlerinden güçlerinden alınıp askere götürülürler. Buradaki konu vatan savunmasının çok ötesinde albaylar cuntasının berber, şoför, aşçı, garson gibi hizmetçilerinin karşılanmasıdır. Ülkede milyonlarca kişi açlık sınırında yaşarken nasıl olur da ordunun bütçesi  bu kadar geniş olması nasıl açıklanır?

Ne yazsak, ne bağırsak fayda yok. Yedikleri önlerinde yemedikleri arkada çok yaşasın albaylar...

 

 

 

 

 



>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz