Son yıllarda
TV izleyicisinin dikkati büyük oranda “popstar yarışmaları” ile
cezp edilmiş durumda. İnsanlar destekledikleri “star adayları”nın
başarısıyla heyecanlanıyor, yenilgisiyle üzülüyor ve cep telefonları
ellerinde, manipüle edilmiş bir star oluşturma sürecine yarı-etken
olarak dahil oluyorlar. Ne var ki, yarışmaların amacı Türkiye’ye
star kazandırmak ve bu olayı halkın katılımıyla gerçekleştirmek
gibi görünse de, bu hedefin yakınından dahi geçilemiyor. Bugüne
kadar Popstar ve türevi yarışmalardan çıkan, toplumda genel kabul
görmüş, bir Ajda Pekkan, Sezen Aksu ya da Tarkan ayarında star
bulunmuyor. Neden? Tüm bu yoğun ilgiye ve gündemin işgal edilmesine
rağmen popstar yarışmaları niçin amacına ulaşamamıştır ve öyle
görülüyor ki ulaşamayacaktır? Cevabın birçok bileşeni olmak durumundadır.
Kısa başlıklar halinde bazı eleştirel önerilerim olacak.
Öncelikle, global bir model temel alınarak Türkiye’ye
uyarlanan program ve projelerin, her ne kadar toplumdan yaygın
ilgi görse de, ülkenin kendi iç dinamikleriyle gelişmesi gereken
bir pozisyonu (starlık) yaratması beklenemez. Bir ülkede star
oluşumunun sayısız dinamiği vardır, ama bunlardan hiçbiri bu formatta
bir yarışma değildir. Ülkenin kültür endüstrisi, müziksel beğenileri,
tercihleri, sosyo-kültürel dokusu; toplumun, özellikle genç izleyicilerin
beklentileri, medyanın rolü, vb. birçok faktörün bir bileşimi
olarak starlarınızı kazanırsınız. Starlık bir nevi insanların
hem kendilerini hem de olmak istedikleri, hatta bazen olmaktan
korktukları durumu kendi içinde barındıran, çelişkilerle yüklü
bir sosyal olgudur. Bu nedenle, bugüne kadar malum yarışmalardan
bir tek dahi star yetişmemiş olması bir rastlantı değil, aksine
gayet öngörülebilir bir durumdur. Yarışmalar sanki tam tersi yönde
işliyor ve star değil “anti-star” yetiştiriyor.
Mevcut konseptin Türkiye’nin ortamına uyarlanmış versiyonu ise “televizyonların Türk müzik geleneğine sahip çıkan tek ve en kaliteli programı” olma iddiasıyla ortaya çıkan, Star TV’de yayınlanan Popstar Alaturka oldu. Orhan Gencebay ve Bülent Ersoy’un daha çok nazariye çerçevesinde yarışmacılara bir şeyler vermeye çalıştığı, Ebru Gündeş’in “ustalarım varken ne haddime” der gibi mütevazı bir şekilde yer aldığı, Armağan Çağlayan’ın ise müzik alanındaki eksikliklerini daha çok yarışmacıların fiziki görünümüyle ilgili eleştiriler yaparak kapattığı, hatta sıklıkla yerinden kalkıp onlara müdahale ettiği yarışma beğeni görmeye devam ediyor. Popstar Alaturka’nın bize kültür sosyolojisi ya da kültürel çalışmalar açısından daha çok araştırılacak nokta sunduğu kesin. Ama, bu tür programların genelinde olan handikap burada da işlemeye devam ediyor: Popstar Alaturka da star yaratamayacak. Evet, milyonlar bu programı beğeniyle izleyecek, SMS’ler yollayacak, fakat aynı milyonlar o aynı şarkıcıları star olarak kabul etmeyecek. Bugüne kadar gördüğümüz gibi önümüzdeki günlerde de buna tanık olmaya devam edeceğiz. Anti-popstarlarımızın sayısı belki yıkılan umutlarla beraber artacak, hepsi bu.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz