YİNON MUALLEM İLE SÖYLEŞİİzinsiz Gösteri Şevkim yeni bir albüm yapmak ve bunu dünyaya yaymaktan geliyor. Parçalar zaten bir araya getirilmek için kağıt üzerinde duruyordu. Albümde geçen sene yaptığım farklı bir müzik türü var. Geçen sene albümü yapmak istediğimde kafamın biraz karışık olduğunu ve yeteri kadar motivasyonum olmadığını hatırlıyorum. Bu iş için oldukça para, enerji ve zamana ihtiyacım olduğunu biliyordum... >>>INTERVIEW WITH YINON MUALLEM ( İngilizce/ English) My inspiration came out of my enthusiasm to make a new album and release it to the world. I had the pieces ready, lying on the music sheet in order to be released. In the album there is different music that I wrote in the last years. I remember that last year, when I wanted to make the album I was a bit confused and not motivated. I new that it it requires lot's of time, money and energy from me and mentally I wasn't ready to start the process. So, it took my few months to pick up my self and...>>>
YEDİ ANARŞİST GÜNAH: - 3 AVARATIA Can
Başkent Gaziantep'in medyatik belediye başkanı Celal Doğan, 10 yıl önce Gaziantep genelevinin açılışında tekbirlerle kurban kestirir. Bunun üzerine, Şevki Yılmaz, (yanılmıyorsam) New York'ta yaptığı bir konuşmasında yukarıdaki sözü sarfeder: "Kurban keserek genelev yaptırıyor. Yüzlerce şehit yatıyor orada. Namus için şehit olunan Antep'te genelev yaptırıyor ve diyor ki, 'ben sosyal demokratım, bu ülkede ihtiyacını gidermek isteyen gençleri de düşünmek zorundayım.' Be adam, madem eşitlikten yanasın pezevenk adam, önce hanımını gönder de bu eşitlik sağlansın." Anılarda yer eden bu konuşma, hatta Gaziantep genelevlerinin bulunduğu geniş caddenin Şevki Yılmaz Bulvarı olarak anılır olmasına da vesile olmuş [1]. Akabinde Celal Doğan... >>>
SON YEMEK VE SANATÇININ "İHANET"İ Dr. Kubilay Akman En yabandan en moderne doğru sanatın serüvenine bakıldığında, daima soyut olana doğru bir yönelim olduğu görülür. Soyut ifade yolları, sanattaki mistik, henüz açıklanamamış olan yarı karanlık bölgeye dair güçlü izler taşır. Batı sanat dünyasında soyut resmin öncüsü kabul edilen Vassily Kandinsky'ye göre, sanat yapıtının sanatçıdan doğuşu, onun sayesinde hayat ve varlık kazanması, gizemli ve sır dolu bir süreçtir. >>>THE LAST SUPPER AND ARTIST'S "BETRAYAL" (İngilizce/English)Jesus' Last Supper that he had with his Apostles before the capture by the Roman authorities has been the theme of innumerous representations in fine arts and literature. The Last Supper(L'Ultima Cena, 1498) that made by Leonardo da Vinci over the wall of the Church of Santa Maria delle Grazie was doubtlessly the most penetrative and significant work based on this theme. Leonardo's work that combines his genius with the geometric perfectionism of Renaissance could not be exceeded by subsequent artists...>>>
BİR NİSAN BALIĞI
Haluk Kalafat Fransızlar 1 Nisan şakasını 'poisson d'avril' (nisan balığı) olarak adlandırıyor. Popüler olan hikayeye göre 1 Nisan şakasının başlangıcı Fransa'nın Gregoryen takvime geçişe dayanıyor. 1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, Papa Gregorius'a yeni bir takvim sipariş ediyor. Gregoryen takvim olarak adlandırılan ve bugün dünyada hemen tüm ülkelerin kullandığı takvim, yılın başlangıcını 1 Ocak olarak kabul ediyor. Oysa o tarihe kadar yeni yıl baharın gelişiyle başlıyordu. Yılbaşı kutlamaları ekinoksla birlikte 25 Mart'ta başlayıp 1 Nisan'da son buluyordu. IX. Charles yeni yıl kutlamalarının 1 Ocak'ta yapılmasını emretti; ancak bu değişiklikten haberi olmayanlar ya da haberi olsa da eski alışkanlıklarını değiştirmek istemeyen paganlar... >>>
SİYASİ KRİZ, EKONOMİK KRİZ, OĞLAN OLURSA CHRIS, KIZ OLURSA CHRISTINE Bora Ercan Köşe başında basit bir trafik kazası olsa insanlar hemen toplaşır. Birden nasıl olur da o kadar insan birikir. Anlaşılmaz. O anda herkesin işi gücü hasar tespitidir. Herkes de uzmandır. Artık bu gibi durumlarda polis de gelmeyecekmiş. Yani gerçekten bu insanlarımıza ihtiyacımız olacak, ama tabii ki durum göründüğü denli naif değil. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Zeytinburnu'nda çıkan yangını izleyenler de yaşamlarını yitirdiler.Başka bir açıdan da, gündüz vakti, örneğin Trabzon gibi yerlerde yaşanan linç olaylarında, binlerce insanın gözü dönmüş bir şekilde bir araya geldikleri sorulabilir.>>>
UZAKLARDA BİR YAHUDİ DEVLETİ Ulaş Başar Gezgin Yahudiler'in kaç ülkesi var? Yanıt: "1. İsrail". "Aslında iki tane var" dediğimizde, "Herhalde ABD kastediliyor" denecektir. Sayı doğru ama ülke doğru değil: Yahudiler'in iki ülkesi var; biri İsrail, biri de Rusya Federasyonu'na bağlı, Rusya-Çin sınırında (eski SSCB-Çin sınırı) bulunan Yahudi Özerk Bölgesi (Birobidcan). Bölge, 36,000 km2; yani, yüzölçümü 20,770/ 22,072 km2 olan İsrail'den büyük. Ancak, nüfusu, İsrail'in 7 milyonluk nüfusundan kat kat küçük: 190,000. Bu nüfusun çoğunluğunu Ruslar oluştururken, bölgedeki Yahudi nüfusu, kimilerine göre 2,000; kimilerine göre 30,000. Rusya'nın genelinde ise Yahudi nüfusu, 1 milyon... >>>
MALAWİ'DE KAPILAR AÇIK... Beste Dolanay Malawi'yi neredeyse boydan boya kaplayan Malawi Gölü'nün ortasında, hem de öyle ıssız da olmayan bir adada biz bunu yaşadık. Para ile bu ülkede pek de fazla bir şey alamamalarından mı, başka türlüsünü görmemiş olmalarından mı yoksa doğallıktan ya da tertemiz bir saflıktan mıdır bilmem, burada hiç hırsızlık yok. Sadece köylerde yürürken 'pikutur, pikutur' diyerek para vermeniz karşılığında onların fotoğrafını çekmeniz için peşinizde koşuşan çok sevimli ama çok yoksul çocuklar var. Belki Madonna da Malawi'deki bu çocuklardan birini çok sevip, biraz da hallerine acıyıp evlat edinmeye karar vermiştir...>>>
SÖYLEŞİ: ÇOCUKLA BÜYÜMEK Yasemin Mutlu Yaşama özgürlükçü bir pencereden bakan ebeveynlerin sayısında son yıllarda göreli bir artış yaşanıyor. Bu ebeveynlere aklımıza takılan soruları yönelttik ve "çocukla büyüme"nin nasıl bir şey olduğunu kendi deneyimleri üzerinden anlatmalarını istedik. Sorularımızı çeşitli kentlerde yaşayan (İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır) biri çift olmak üzere üç anne ve üç baba yanıtladı. Bazıları düzenli bir işte çalışıyor, bazıları işsiz. Bazıları evli, bazıları birlikte yaşıyor. Çocukların yaşları ise sıfır ile altı arasında değişiyor. Bütün bu farklılıklar, kişisel algıları ve öncelikleri etkilediğinden, verilen yanıtların da çeşitlenmesine neden oldu....>>>
ÇIPLAK
MODEL, GORBAÇOV, VS.Gül
Büyükbay (Sayı 97) 95'in bahar aylarıydı. Üçlü Anfinin altındaki
resim atölyesine ilk kez çıplak model gelecekti, aramızda para toplayıp
Gazi Üniversitesinde bu işi yapan insanları davet ediyorduk. Bu
biz seçmeli resim öğrencileri için önemli bir gündü, ama bir yandan
da Gorbaçov’ un spor salonunda konusma yapacağı ilan edilmişti.
>>>
ODTÜ’DE
BAHAR Bora
Ercan(Sayı 83) Bahar dönemi eylemlerle açılırdı. Gerek üniversite
harçları gerekse servis sorunu gibi nedenler ilk eylemlerin odağını
oluştururdu. Sonrasında 16 Mart Katliamı, Nevruz, Kızıldere katliamının
yıldönümünde de bazen kitlesel bazen nokta eylemler yapılırdı. Bu
eylemler baharın getirdiği coşkuyla 1 Mayıs’a hazırlık gibiydi.>>>
SU
EYLEMİ Dilek
Koçal(Sayı 79) Evde eskileri karıştırırken, ODTÜ
günlerinden kalma birkaç yazı/bildiri karşıma çıktı. İşte aşağıdaki
bildiri de onlardan biri. Ne yazan arkadaşıma ulaşabildim, ne de
şu an hala görüştüğüm ODTÜ'lülerden eylemin olduğu gün yurtlar bölgesinde
olan ya da eylemi hatırlayan birini bulabildim. >>> ODTÜ
ORYANTASYONU
Nurettin
Çalışkan (Sayı 47)
Eskişehir yolu üzerinden ODTÜ’ye girişte, sağ tarafta devasa bir
heykel bulunur. Bilim ağacı olarak adlandırılan heykel önceleri
kampus içinde ağaçların arasında görünmez bir yerde iken, 90’lı
yıllarda şimdiki yerine konulmuştur. Sol tarafta ise kocaman kahverengi
taşlarla örülmüş bir duvardan set ve bu setin... >>> ODTÜ'DE
BAĞIMSIZ ÖĞRENCİ HAREKETLERİ Bora Ercan (Sayı
59) 1980 sonrası sonrası gençlik
ve öğrenci örgütlenmesi giderek artan baskılar nedeniyle büyük zorluklar
altında yapılmıştır. Oluşumların yasal olması dahi polis baskı(n)larını
engellemiyordu, değil yönetici olmak derneğin bir üyesi olmak bile
neredeyse bir cesaret işiydi. Her ne kadar Türkiye'nin diğer üniversitelerin
...>>> BEKİR
HARPUTLU İLE BİR KONUŞMA (1974)
(Sayı 67) "Amacımız çok yönlü. Önce ODTÜ'lü öğrencilerin Türk
yurdunu, Türk halkını, onun sorunlarını, kaygı ve korkularını, yaşayış
biçimini öğrenmesi, Türk halkını işlerin başında, çiftini sürerken
ya da madenine girerken gidip görmesi, sözün kısası Türkiye'de üretimde
çalışanların çilesini bilmesi, tanımasıdır. >>> BAKKAL,
MUHTAR VE BALGAT'TA BİR AMERİKA'LI Ayhan
Ayteş
(Sayı 53)
Tosun B. 1950'lerin Balgat'ına ilişkin gözlemlerini aktardığı araştırmasının
ilk gününde muhtara köyün en yoksuluyla konuşmak istediğini söyler.
Muhtar ona isterse çobanla görüşebileceğini ancak çobanla yapacağı
bu görüşmeyi Tosun B. ye tahsis edilen odada yapmasının mümkün olmadığını
söyler. Çünkü bu ...
>>>
ODTÜ
TARİHÇE ÇALIŞMASINA YÖNELİK BİR ÇAĞRI Ali
Pekşen (Sayı 41) Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin
1980-2000 yılları arsındaki dönemini, kişisel yaşantılardan ve deneyimlerden
yola çıkarak anlatmaya çalışan, bir tür öznel tarih yazma çabası
olarak nitelenebilecek ODTÜ TARİHÇE: 1980-2000
adlı kitap çalışması, ilgili kamuoyuna duyurulduğundan beri ne yazık
ki .... >>>
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
İzinsiz Gösteri'de yayımlanan yazılar ve görselller izin alınmadan
ya da kaynak gösterilmeden kullanılamaz.