6 Ocak 1969
ODTÜ tarihinde bir kilometre taşı.
Ertesi gün gazeteler olayı şöyle duyurdular (1): "ABD Ankara
Büyükelçisi Robert Komer’in makam otomobili dün ODTÜ Rektörlüğü
önünde bir kısım öğrenci tarafından yakılmıştır."
Rektör Kemal Kurdaş basın toplantısında olayı şöyle aktarıyordu
(2): "Her yönü ile yerilecek bir kaba kuvvet gösterisi oldu.
Rektöre bir nezaket ziyaretinde bulunan, dost bir elçinin arabası
herkesin gözleri önünde gösteriler arasında yakıldı."
ABD elçisi Komer’in basın açıklamasında ise şu ifadeler yer alıyordu
(1): "Müttefik bir ülkenin temsilcisinin, büyük bir Türk üniversitesi
rektörü tarafından öğle yemeğine davet edildiği bir sırada, otomobilinin
ufak bir müfrit grup tarafından ateşe verilmesi gerçekten üzücü
bir husustur."
ODTÜ Direniş Komitesinin Bülteninde bir başka söylem yer alıyordu
(3): "6 Ocak 1969. Öğle üzeri kalabalık büyüdü. Geri bırakılmışlığın
ve bağımlılığın öfkesi gibi büyüdü. Sonra yüreklerdeki bağımsızlık
ateşi gibi arabayı sarıverdi."
Büyükelçi Türkiye’ye 2 ay önce, Kasım 1968’de gelmişti. Bir kısım
ODTÜ’lülerin de katılmasıyla Esenboğa’da protesto ile karşılanmıştı.
Çünkü, "Komer, Vietnam’da çalışmış, Vietkong çetelerinin pasifize
edilmesi alanında ortaya attığı fikirlerle dikkat çekmiş, dışişleri
mensubu, bir üst düzey yönetici" idi (4). Bir diğer deyiş ile
"Vietnam’da Milli Kurtuluş Hareketine karşı yürütülen sindirme
hareketinin kıdemli yöneticisi, Vietnam celladı" idi (5).
Kurdaş’a göre, Komer, ismini övgüyle duyduğu üniversiteye gelmek
istediğini üçüncü kez Rektöre söylüyordu. Ancak, Rektör, "Bu
fırtına estiği sürece Komer’e fazla yakınlaşamazdım. Ama üniversiteme
7.700.000 dolar yardım yapacak bir ülkenin elçisine karşı uzak da
duramazdım" diye düşünüyordu (4). Sonunda elçiyi yemeğe davet
etmişti ve daveti son ana kadar gizli tutmuştu.
Bir kısım öğrenciler ise bu davetin planlı olduğunu düşünüyorlardı
(5): "Öğrencilerin en kalabalık olduğu bir saatte ve büyük
bir gösteriş içinde gelmiştir. Vietnam celladı Komer’in devrimci
üniversitelilerin ocağı ODTÜ’ye gelişinin ne gibi olaylara yol açacağını
tahmin etmek zor değildir."
Gerisini Rektör Kemal Kurdaş şöyle yazıyor (4): "Misafirlerimizi
yemeğe davet ettim, masaya oturduk. Fakat çok geçmeden kötü haberler
birbiri ardına gelmeye başladı. Öğrenciler toplanıyorlar. Çok kalabalıklaştılar.
Arabanın etrafındalar. Malum grup hepsi oradalar. Arabayı devirmeye
çalışıyorlar. Camını kırdılar. Devirdiler. Arabayı şişliyorlar.
Arabayı yaktılar. Saat 13.15 dolaylarında…"
O sırada telefon çalıyor, arayan İçişleri Bakanı Faruk Sükan. Rektörün
ifadesi ile "telefonda bir bacağı kopmuş kedi gibi bağırıyor".
Aralarında şu konuşmalar geçiyor:
- Sefiri kandırıp oraya yemeğe davet ettin, tuzağa düşürdün arabayı
yaktırdın. Bütün gücümle üniversiteye giriyorum. Karşıdaki benzin
istasyonunda 250 polisim bekliyor.
- Polisin üniversiteye bir adım bile atmasına izin vermiyorum. Girersen
karşında beni bulursun.
- Elçinin orada hayatı tehlikede.
- Elçinin hayatı benim teminatım altında. Beni öldürmeden kimse
ona dokunamaz.
Sonunda hiçbir şey olmamış gibi yemek yeniyor. Yemekte etsuyu çorba,
biftek, lahana dolması, salata, meyva ve Türk kahvesi vardır (1).
Sonra Rektör, elçiyi kendi arabasıyla sefarete bırakır. "Eskişehir
yoluna çıkmadan önce arabayla üniversite etrafında bir tur attırdım.
Zorbalığa pabuç bırakmadığımı dosta düşmana karşı anlatmak istiyordum."(4)
Öğrencilerin de bir bölümü zorbalığa pabuç bırakmayacaklarını söylüyorlardı.
"Hiçbir güç tarihin akışını durduramıyacaktır. Arkadaşlarımıza
yapılacak en ufak bir haksızlık, en keskin şekilde karşılığını alacaktır.
Hodri meydan" (6).
Öğrenci Birliği yönetiminde bulunan sosyal demokrat görüşlü öğrenciler
ise "fikir olarak sosyalistlere katıldıklarını ancak arabanın
yakılmasını tasvip etmediklerini" söylüyorlardı (2). Yayınladıkları
bildiride şöyle diyorlardı: "Bu anarşi ortamına katılmadan
ve fanatik duygularımızın esiri olmadan antiemperyalist savaşı sürdürmek
istiyoruz." (7)
Öğrenci Birliği’ne göre "Sorumluluk tüm olarak birkaç anarşist
öğrencinin ve bunları dikkate almadan Komer’i okulumuza çağıran
yöneticilerindir." (7)
Bir kısım öğrencilere göre ise "Olay bir tertiptir. Komer ve
Amerikancı Kurdaş tarafından tezgahlanmıştır. Dost Amerika deyip
Vietnam katilini yurdumuza çağırıcılar gibi… Kurdaş deşifre olmuştur.
Öğrenci Birliği de aynı yanlış tutumun içindedir"(6).
Kurdaş ise aynı günün akşamı İçişleri Bakanına telefonda şunları
söylüyordu: "Şu kanıya vardım ki arabayı siz yaktırdınız. Maksadınız
polisi üniversiteye sokup, bir çatışma çıkartmak, kan akıtmak, olayı
büyütmekti. Tertipçisi sizsiniz."
Daha sonraki günlerde üniversite kapatıldı. Öğrencilerin başvurusu
ile Danıştay üniversitenin açılmasına karar verdi. Öğrenci Birliği
tutuklanan öğrencilere, kayıt harcı ödenmesi dahil, katkısını sürdürdü.
(8)
Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak "büyükelçilere ait
makam otomobillerinin (henüz 1900 km’de 1968 model Cadillac) tahribi
halinde bunların mahalli hükümetlerce tazmin edilmelerinin normal
olduğunu" söyledi (9).
Savcılık "7 öğrenci hakkında gıyabi tevkif" kararı verdi.
Üç binden fazla ODTÜ öğrencisi imzaladıkları dilekçe ile savcılığa
başvurarak "arabayı yakanların sadece 9 kişi olmadığını kendilerinin
de yakma eylemine katıldıklarını" bildirdiler.
Amacımız geçmiş olayları yargılamak değil. Amacımız sadece, ODTÜ
tarihi'ndeki bu kilometre taşını, yıldönümünde ve kendi arşivimizdeki
belgelerle hatırlamak…
Levent TOSUN (ME’70)
1. Günaydın Gazetesi, 7 Ocak 1969 Salı
2. ODTÜ Tarihçe, Nurettin Çalışkan, Arayış Yayınları, 2001
3. Direniş, ODTÜ Direniş Komitesi bülteni, Sayı:2
4. ODTÜ’lü Yıllarım, Kemal Kurdaş, METU Press, 1998
5. Bildiri, ODTÜ fakülte öğrenci dernekleri, 8 Ocak 1969
6. Bildiri, ODTÜ SFK , 7 Ocak 1969
7. Bildiri, ODTÜ Öğrenci Birliği, 7 Ocak 1969
8. Öğrenci Birliği Bütçesi, 1968-1969
9. Günaydın Gazetesi, 8 Ocak 1969 Çarşamba