SAYI 97 / HAZİRAN 2006

 

PORNOGRAFİNİN YAPAYLIĞI - 1


Can Başkent
canbaskent@yahoo.com



G
eçtiğimiz Geçen ayki yazıdan devam edelim [www.izinsizgosteri.net/asalsayi89/can.baskent_89.html]. Önceki yazıda, pornografinin yapay olduğunu, ve de bu yapaylığın farkında olmanın pornografi eleştirisinde çok önemli bir kıstas olması gerektiğini vurgulamaya çalışmıştım üstü kapalıca. Zira, taraflardan birinin rızası olmadan ya da taraflar reşit olmadan pornografi tasarlamak, yasadışılığın ötesinde ahlak felsefelerinin büyük bir kısmına göre kabahattir (Antik Yunan'ı ne yapacağız peki). Dolayısıyla, bu sefer biz de muhafazakar pornografi eleştirmenlerinin yolunu takip edelim, ve yaş sınırını koyalım. Yaş sınırı koyarak, örtülü olarak tarafların farkındalığını tesis etmeye, ve de tüm tarafların -hangi motivasyona bağlı olursa olsun- rıza gösterdiğini kabul etmiş oluyoruz. Böylece, tarafların, hiç utanmadan özgür oldukları varsayımıyla, pornodan başka yapacak işlerinin olabileceğini, tüm bunlara rağmen edepsizce pornografiyle uğraştıklarını da açıkça beyan ediyoruz. 

Zengin Avrupalı ve Amerikalılar, zenginliklerini harcasın diye devasa bir pazar haline gelen turizmde, bağımsız turistlerin en önemli bilgi kaynağı, gezi kitaplarıdır. Fakat, gezi kitapları yayımcılığının liderlerinden olan Lonely Planet yayınlarının kitaplarında, tanıtılan ve açıklanan mekanların resimlerine neredeyse hiç yer verilmez. Dolayısıyla, bilinmeyen bir yeri gezmek için bir Lonely Planet rehberine düştüyseniz işiniz biraz zordur. Zira, neyin neye benzediğini bilemezsiniz. Keza, zamanınız ve paranızın tesadüfen yan yana olduğu bir yaz ayında, hangi kentten hangi kente gideceğinizi tasarlamak için de Lonely Planet pek yararlı bir kaynak olamaz. Zira, resimsizdir, ve böylelikle sizi en kolay beğeni aracınızdan, görsellikten, mahrum bırakır ve acı çektirir.

Pornografi eleştirmenleri kimi zaman umarsızca, işte bu tuzağa düşüyorlar. Pornografik nesnelerin, izleyiciler tarafından "bilinmeyen" nesneler olduğunu ve böylelikle cinsellik ve -özellikle- kadınlarla ilgili kimi yanlış izlenimlere ve sömürü öncüllerine kapılabileceğimizi belirtiyorlar. Diğer bir deyişle, pornografik ürünle Lonely Planet'ın resimsiz gezi rehberini aynı kefeye koyuyorlar. Eğer hayatınızda hiç kadın (erkek) görmemiş genç bir erkekseniz (kadınsanız), ve bacaklarınızın arasından sarkan şeyin (bacaklarınızın arasında gömülü şeyin) ne işe yaradığı hakkında hiç bir fizyolojik/biyolojik bilginiz yoksa, yani Paris'i hiç görmediyseniz ve elinizdeki resimsiz gezi rehberiyle kentin güzelliğini anlamaya çalışıyorsanız, pornografi kötüdür; kabul. Dolayısıyla, pornografinin bir cinsel eğitim aracı olarak, gayrı-ihtiyari, kimi toplumlarda, muhafazakârlık zorlamasıyla belki de, kullanılması da, bu bağlamda kötüdür, bu da kabul. Fakat, tüm bu topluma bağlı sorunların kimse, pornografiye içkin olduğunu iddia edemez oysa.  Zira, örneğin, cinsel eğitimin yaygın ve kabul görür olduğu "batıda", pornografinin gayrı-ihtiyari bir "eğitim" aracı olarak kullanıldığını pek düşünemiyorum. Dolayısıyla, izleyenlerin pornografik görüntüleri bir eğitim aracı olarak değil, "zevk" aracı olarak gördüğünü, ve de gerek kendi bedenleri gerekse diğer bedenler hakkında ortalama bilgi düzeyine mazhar olduklarını varsayıyoruz. Hadi adını koyalım, pornografinin asıl hedef toplumları olan zengin batı toplumlarının sosyolojisine indirgiyoruz konumumuzu. Zira, gerek islam gerekse üçüncü dünya ülkelerinde, pornoya gelene kadar dünya kadar sorun olacağından, işimizi gücümüzü bırakıp pornoyla uğraşmayacağız şimdilik. Diğer bir ifadeyle, hem yöntembilimsel hem de epistemolojik olarak elimizden geldiğince eski kıtaya bağlı kalacağız. Tüm bu önkabulleri, yine o toplumlarda gelişen feminizmin argümanlarını, feminizmin pornografi eleştirilerini anlamak ve bunları eleştirmek için yapmak zorundayız. Haliyle, bu yazıda, aynı mantıkla, muhafazakâr toplumlarda pornografinin cinselliği özgürleştirici rolü olabileceği iddialarını da bir kenara bırakıyoruz. Özetleyeyim: modern toplumlardayız, ve de modern bir pornografiyle yüzleşmeye çalışıyoruz.

Pornografinin yapaylığını anlamaya çalışmazdan önce, aslında, pornografinin "doğallığı" üzerine düşünmemiz gerekmekte. Fakat bu yazıda bunu yapmayacağız, dolayısıyla, insanlar arasındaki her cinsel eylemi doğal kabul edeceğiz. Daha da ileri gidip, hiç bir cinsel edimi (iki tarafın rızasının alınması gerekliliğine dair ahlaki ilkeyi çiğnemediği sürece) sapıklık olarak da nitelendirmeyeceğiz. Kaldı ki, Singer'i takip edip, bestialiteyi de, vurguladığımız şartlar altında, yadırgamayacağız. Haliyle, pornografik sergilenimlerin, insanı, doğasında olmayan cinsel edimlere teşvik ettiğine dair aptalca muhafazakar iddiaları dikkate bile almayacağız. Şöyle özetleyelim, yapay olan pornografik eylemler değil, bu eylemlerin nesnesi veya öznesi olan kişilerin motivasyonlarıdır.

Pornografik ürünlerin, muhakkak ki etkileyici olmaları için, bir tür yapaylık taşımaları şart. Nasıl aslında Indiana Jones gerçek hayatta hoplayıp zıplayıp, kırbacıyla uçurumları  aşamıyorsa, ve de filmi izlerken Indiana'nın bunları yapamayacağını düşünmek ne denli "mantıklıysa"; Andrew Blake filmlerinde Aria'nın da dakikalarca seks yapmasını izlerken, gerçek hayatta çoğu kadının Aria gibi olamayacağını düşünmek de o denli mantıklıdır. Elbet, Blake filmleriyle Spielberg filmleri arasında net bir fark var. İlkinin seslendiği alan bir tabuyken, ikincisi bir tabuya seslenmiyor.

Peki, yapaylık neden bir ahlaki sorun olarak algılanabiliyor? Şöyle ifade edelim, ya da, insan cinselliğinde -içkin bir şekilde- yapay olan ne olabilir ki bu kadar sorun yaratsın? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki ay tartışacağız. Ama şimdi, bu sorunun neden önemli olduğunun hesabını vermeye çalışalım.

Pornografinin yapaylığının değerlendirmek pek mümkün görülmüyor ilk etapta, zira insan cinselliğini "doğallık" argümanıyla faşizan, homofobik sınırlara hapsetmek istemeyiz. Haliyle, yapay-doğal ayrımının da bir yerden sonra iyi-kötü ya da doğru-yanlış ayrımına evrileceği açıktır. Kaldı ki, hatırlarsanız, yukarıda, yapaylıkla kastedilenin cinsel eylemler değil, de eylemlerin nesnesi ya da öznesi olan kişilerin motivasyonları olduğunu belirttik. Dolayısıyla, birazda Kant'çı şekilde diyelim, cinsel eylemin neden ve sonuçları ya da, etki ve tepkileri arasında bir dengesizlik olacağını ima ettik. Kimsenin, porno oyuncularının kullandıkları takviye kimyasalları almadan, o şekilde, o kadar uzun ya da hızlı ya da sert ya da acımasız v.s. seks yapamayacağını, yapıyorsa da işin içinde bir şey olduğunu hissettirdik. Kanımca, yapaylığın önemi işte bu dürüst-olmama anında düğümleniyor. Pornografi yapaydır, zira porno oyuncuları, eserin özü olan sahnelerde, gerçek sanata ait olması gereken dürüst ve içten bir motivasyon kullanmıyor. Van Gogh'un ünlü olmak için kulağını kestiğini, Beethoven'ın ününe ün katsın diye kasten sağır olduğunu, Nazım'ın aslında aşkı hissetmediği halde aşk şiirleri yazdığını düşünün. İşin pirleri aslında, vurguladığım bu noktayı çürütmeyi bilirler sanırım. İlk akla gelen karşı-tez, evli porno yıldızlarının beraber çektikleri filmler olsa gerek. Gerçek (!) motivasyonla kameraya alınan sahnelere karşı ne diyebilirim bilmiyorum. Ya da, keza gerçek sevgililerin çekip yayınladıkları pornografik filmler de benzer şekilde hoş karşıörneklerdir tezime. Bu karşıörneklerin varlığı, aslında, Lakatos ve Popper'ın izinden gidelim, konuyu, yani yapaylık mevzusunu, tartışılabilir kılıyor. 

Bu yapaylığı ortaya çıkaran etkenleri önümüzdeki ay incelemeye çalışacağız.