Sevgili
İzinsiz Gösteri katılımcıları 47. yaz sayımızla yayındayız. 2005
yılında, daha önce de söz ettiğimiz gibi yazarı ve okuruyla katılımcı
sayımız oldukça arttı. Bir de bizim ilgimizi çeken katılımcıların
çok değişik coğrafyalardan olması. Örneğin birkaç sayı önce Avustralya’dan
olan ilgi Türkiye’den daha fazlaydı, geçen sayıda da ABD’den oldukça
ilgi var. Bununla birlikte aralarında Yunanistan, Meksika, İran,
Çin gibi ülkelerin de olduğu onlarca ülkeden okurlarımız var.
Özellikle akademik Türk Diasporasının okurlarımız olduğunu arkadaşlarımızdan
dolayı biliyoruz; bununla birlikte İngilizce olmak üzere başka
dillerde de yayın yapmamızın da bunda bir etkisi olabilir. Nitekim
istatistikler başta İngilizce olmak üzere farklı dillerdeki yazıların
da yoğun olarak okunduğunun göstergesi. Biz yine de gerçekten
merak ediyoruz örneğin Makedonya’daki, okurumuz kim, Hindistan’da
kim okuyor bizi.
Biz kendimizi hep yazılarımızla var etmeye çalıştık.
Yazıların üzerine sunuş ya da açıklama yazmak istemedik, kısacası
kolaycı okurların işini zorlaştırdık. Yalnız öncelikle bilinmesi
gereken İzinsiz Gösteri’deki yazıların, bağlamı içinde kullanılan
bir kaç klasik metin dışında, İzinsiz Gösteri için yazıldığıdır.
Zaten yayınımızın temel işlevi de düşünce üretimidir. Bu nedenle
İzinsiz Gösteri’den kaynak gösterilerek alıntı yapılması ve böylece
ortaya yeni metinlerin çıkması düşünce ortamını zenginleşmesi
demektir ki arzu edilen de budur. Kısacası herhangi bir yazının
tümünün yazarından izin alınmaksızın başka bir internet sitesinde
yayımlanmasını doğru bulmuyoruz, gerekiyorsa link verilebilir.
Nitekim sanal ortam ne kadar büyük olsa da her şeyin ortada olduğu
bir yer.
Bu sayımız Temmuz-Ağustos aylarını kapsayacak.
Seda Kervanoğlu Hay’ın Tibet dışındaki en büyük Tibetli nüfusu
barındıran, sürgündeki Tibet hükümetinin bulunduğu yer olan Dhramsala’da
yaşadığı süre içinde kaleme aldığı makalesi Dünya’da bu konuda
yapılmış olan en önemli çalışmalardan biri. Ne yazık ki metni
Türkçeleştiremedik. Gelecek sayılarda Türkçesini de yayınlayacağımıza
şimdiden söz verelim.
ODTÜ tarihçeye gelince, İlginçtir sadece
ODTÜ öğrenci ya da mezunlarının değil birçok kişinin ilgisini
çeken ve en çok okunan yazılar tarihçe yazıları çünkü orada yapılmak
istenen her bir kuruma/ortama uyarlanabilecek bir modelleme. Biz
öğrenciyken ya da yeni mezunken birileri böylesi bir şeye başlasaydı
sonuna kadar destek verirdik. Yani bir türlü istediğimiz desteği
bulamıyoruz. Bakalım süreç nereye götürecek bu çalışmaları.