SAYI 41 / 1 MAYIS 2005

 

İZİNSİZ GÖSTERİ'DEN




İzinsiz Gösteri’nin 2., 3., 5., 7., 11., 13., 17., 19. , 23., 29., 37. ve 41. sayıları yayımlandı 2004 Şubat’ından bu güne. Sırada 43., 47., 53. ve 59. sayılar var, sonrası asal asal devam edecek. Bu şekilde bir dergi numaralandırılmasının altında bu ülke insanlarının sayılarla zorunlu bir şekilde saçma sapan (bürokratik) ilişkilerinin bir çeşit ironisi yatıyor. Değil mi ki 657, 1402, 2911 ve daha nice sayılar sadece birer sayı olmanın ötesindedir bu topraklarda.

İzinsiz Gösteri öncelikle bir düşünce dergisi. Bizim hakkımızda kimi sitelerde çıkan kısa tanıtma yazılarında bağımsızca ya da hiçbir kuruma bağlı olmadan yayımlandığımız vurgulanmış. Bu bizi mutlu etti. Evet bağımsızız ya da özgürlüğe bağımlığız.

İzinsiz Gösteri’de düşünceye konu sınırlandırması yapılamayacağı için konu sınırlandırması yok. Bu yaklaşım başta bir dağınıklık, bir oturmamışlık hissi verebilir ancak bütün yazıların birbirleriyle içten bağlarının olduğu da okundukça ve düşündükçe ortaya çıkar.

Konu sınırlaması olmamakla birlikte yazar sınırlaması da yok. İzinsiz Gösteri’ye her isteyen katılabilir. Slogan atmak, yazılama ve kuşlama yapmak kimsenin tekelinde değil; ama o sloganın altının belirli bir düzeyde düşünsel temelde doldurulması da gerekmekte. Aksi takdirde inanın izinli gösteri olurdu yayınımız. İzinsiz Gösteri’nin farklı coğrafyalarda çok farklı yaşlardan, farklı mesleklerden çok sayıda okuru olduğu gibi, yazarı da var.

1980 sonrası ODTÜ’nün gayri resmi tarihinin yazılması çalışmaları da İzinsiz Gösteri’nin bünyesinde şekilleniyor(du). Amaç basit anlamıyla bir bellek yoklama, anıları canlandırma projesi değil elbette; yazarak ve belgeleyerek bizden yitirmemizi, unutmamızı istedikleri yaşanmışlıkları, paylaşımları hiçbir zaman yitirmeyeceğimizi haykırarak gerek o değerleri bugüne taşımak gerekse bir türlü anlaşılmak istenmeyen bugünün biraz da olsa anlaşılmasını sağlamak(tı). Ancak, ne yazık ki, sözlü toplum olmamızın bir sonucu mudur bilinmez, o dönemi yazması gerekenler yazmakta tereddütlü davranmaktalar. Sonuçta, evet sözlü toplumuz yazmasak da olur bazı şeyleri.

Freedy Mercury güzel söyler değil mi: show must go on..................