SAYI 23 / 20 Aralık 2004

 

KIBRIS BARIŞ GÜNÜ MİTİNG KONUŞMASI / 29.9.2004

Nicos Anastasiou*


 

Sevgili dostlar,
Burada bulunan herkese teşekkür etmek istiyorum. Farklı yerlerden başladığımız Barış çağrımızın finaline ulaştığımız halde, bu güzel gecede yeniden birlikteyiz. Bu gece ne Kıbrıslı Türk ne de Kıbrıslı Rum göremiyorum. Bu gece Orastesi ve Menteshi , Kyriakos ve Mustafayı görüyorum. Bu gece Laleyi ve Sandrayı ve Chail ile Elenayi görüyorum. Bu gece Kıbrıslı yüzleri ve yüzlerde okunan ve yaşanan barışın değerli yaşam tarzını görüyorum. Bu gece birlikteliğin bir düş değil gerçeğe dönüşünün gerçekliğini görüyorum. Politik çözümden önce, politik çözüm sırasında ve sonrasında barışı inşa etmeye ihtiyacımız olduğuna inanıyoruz ve bu nedenle elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. Şimdiye kadar ola gelen haksıklıklara, kadere ve nefrete karşı barışı kalkan olarak kullandık ve kullanıyoruz. Birçok savaş kahramanlarımız var. Gerçekten ihtiyacımız olan ise barış kahramanları ve işte sizler bu gece burada bizimle birliktesiniz.

Bu gece yüzyıllardır Kıbrısta çocuklarımıza karşı işlenen şuçla ilgili konuşmak istiyorum. Her iki tarafta da sistemli bir şekilde işlenen ve kullanılan zavallı kurbanların acısını birlikte yaşadık ve adamıza anlaşmayı ve çözümü de yine birlikte getireceğiz. Her iki tarafta da sadece kendi tarafımızda olan acıları diğer tarafı suçlayarak yaşadık. Yaşanan savaş acıları en korkunç şekliyle kaydedilip, en ince ayrıntılarına kadar çocuklarımıza gösterildi. Bazıları buna tarih diyor. Bazıları bunların asla telafi edilemeyecek acılar olduğunu söylüyorlar. Fakat bunlar öykünün sadece bir tarafı- sadece tek taraflı. Buradaki en önemli husus ise bu tek taraflı seçilmiş öykülerin en büyük acıyı da beraberinde getirmiş Hepimiz barış ve çözüm isteyen tüm Kıbrıslılar bütün bu acıları geride bırakmalıyız ve barış dolu çözüme giden yolu hep birlikte inşa etmeye yılmadan usanmadan devam etmeliyiz. Kendi yaşadığımız acılarımız bizi kör ettiğinden öteki tarafın da en az bizim kadar acı çektiğini görmez olduk. Kendi acımızın en önemli acı olduğuna inandığımızdan sadece kendimizin bu acıları yaşadığına kendimizi inandırdık. Oysa acılarımız da ortak barış dileklerimiz de. Dikkatlice seçilip önümüze koyulan olaylar doğrultusunda büyük bir yalana da ortak olduk şimdiye kadar ve ötekileri hep barbar gördük. Tek taraflı bakış açısıyla büyüyen çocuklarımız hep öteki tarafı suçladı ve hep düşman gördü. Güvenilmemesi gereken taraf olarak gördü, çünkü bize karşı öteki taraftan korkunç suçlar işlenmiş olduğuna inandı. Bu yanlış inanış ve düşmanlıklar sistemli bir şekilde büyüyüp gelişti ta ki bu günlere gelene kadar. Artık birbirimizle savaşmıyoruz. Artık birbirimizin yüzlerine boyanan şeytan maskelerini söküp attık.

Bu gece buraya bütün bunların artık yaşanmayacağını söylemeye ve onaylamaya geldik. Bütün bu yıllar boyunca insanların acıları tek taraflı olarak patlak verdi ve birbirimizi ayıran duvarın inşa edilmesini sağladı. Bu gece buraya her iki tarafında yeterince acı çektiğini kanıtlamaya geldik. Bununla birlikte birbirimizin acısını en ince ayrıntısına kadar anladığımızı ve birbirimizin acılarını paylaştığımızı göstermeye geldik. Bu gece burada hep beraber olabilmemizin sebebi artık bizi ayıran acı dolu duvarın yıkılmasıdır. Şimdi de barış köprüsünü inşa etmenin zamanıdır. Insanca yaşamanın bir gereğidir bu. Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin acılarını birlikte paylaşıyoruz ve ayrımcılık yapmayı kesinlikle reddediyoruz. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum annelerin gözyaşlarının da kesinlikle ayni değeri paylaştığına inanıyor herhangi bir farklılık görmüyoruz. Her iki tarafın anneleri kaybettikleri oğullarının ardından ayni acı dolu gözyaşlarını döktüler. Acı sınır tanımaz. Biz barış elçileri olarak her iki tarafın acılarını ve yaşanan olayları anlıyoruz ve barışı inşa etmeye kararlıyız. Her ne kadar politika ile bağdaşmasa da. Politik dille bu açık olarak ifade edilmese de. Politize edilmeyen sözler ancak barış kültürünün gelişmesini, karşılıklı toleransın gelimesini ve karşılıklı anlayışın gelişmesini sağlar. Politize edilmiş hiçbir sözcüğün barışa katkısı yoktur olamaz bunu her iki toplumun barış temsilcileri çok iyi bilmektedir. Bunu tüm Kıbrıslılar yaşayarak tecrübe edinmişlerdir. Baskın bir Barış kültürü ancak bu politize edilmiş söylemleri çözüme yönlendirebilecektir. Baskın bir barış kültürü politik bir çözümün zaman içerisinde gerçekleşmesini sağlayabilecektir.. Hafızamızdaki ve içimizdeki duvarları yıkarsak ancak diğer tüm duvarları yıkabiliriz. Şu anda hala daha aramızda bulunan utanç duvarları hala daha kanayan yaramız gibi orada durmaktadır ve hala daha ortak evimizi ikiye ayırmaktadır.

*Kıbrıslı Rum öğretmen ve barış aktivisti. Pek çok iki toplumlu grubun özellikle gençlik gruplarının oluşumuna öncülük etti.