Her gün çalışıyor, dağların üzerindeki koca koca
taşları yontuyordu yoksul taş ustası, ama bu onu tatmin etmiyordu.
Günlerden bir gün oradan geçen zengin bir adam gördü ve ‘keşke zengin
olsam’ diye düşündü. Büyülü ruh bunu duydu ve isteği yerine getirdi.
O artık zengin bir insandı!
Zengin bir adam olan taş ustası kendini sınırsız
güçlü hissediyor, çalışanlarına emir üstüne emir yağdırıyordu. Ancak
bir gün güneş yüzüne öyle parladı ki ‘güneş benden daha güçlü, güneş
olsam ya’ diye içinden geçirdi. Büyülü ruh bu isteği yerine getirdi,
Güneşti şimdi o. Işınlarını acımasızca yeryüzüne
gönderiyordu. Bir gün bir bulut önünde durdu ve hiç ayrılmadı. ‘bulut
benden daha güçlü, keşke bulut olsam‘ diye düşündü. Büyülü ruh bir
kez daha onun isteğini yerine getirdi.
Artık buluttu o, güneşi sürekli kapatıyor, karanlığa
ve soğuk havaya neden oluyordu. Bir gün rüzgar esti, öylesine esti
ki onu aldı götürdü. O da hemen ‘rüzgar olmak istiyorum’ dedi. Büyülü
ruh bu isteğini de yerine getirdi.
Acımasız bir rüzgardı artık, kum fırtınaları ve
tayfunlar estiriyordu. Ona kimse karşı koyamazdı. Bir gün karşısında
bir dağ vardı ve onu yerinden oynatamıyordu. ‘dağ bana dirençli,
dağ olmalıyım’diye içinden geçirdi. Büyülü ruh onun bu isteğini
de yerine getirdi.
Dağdı, hareketsizdi. Hiçbir şey onu yerinden oynatamazdı.
Ama bir gün üzerinden bazı parçaların koparıldığını hissetti. Yoksul
bir taş işçisi çalışıyordu. ‘taş ustası her şeyin en kudretlisi!
bir taş ustası olabilseydim keşke’dedi. Büyülü ruh son kez bu isteği
de yerine getirdi.